Nostalji de lezzetin bir parçası mı?
Nostalji kavramı son zamanlarda popüler kültürde önemli bir yer edindi.
Son beş yıla bakıldığında, Google aramalarında 2000’lerin ilk yıllarına artan bir ilgi göze çarpıyor. Barbie’nin geçen yılki gişe başarısı, TikTok’taki 2000’ler rüzgarı gibi pek çok etken bu ilginin nedenleri arasında sayılıyor. Bu gelişme, aynı zamanda modern dünyanın yarattığı streslere karşı ortak bir tepki olarak da değerlendiriliyor.
Nostaljideki son canlanma, 2008’deki ekonomik krizden sonra yaşanmıştı. Geçmişe dönme, yani bir tür “iyimser duygusallık”, bugün yaşanan ya da yakın gelecekte beklenen belirsizlik ve korkularla başa çıkmanın bir yolu olabilir.
Birleşik Krallık’ta yapılan bir araştırmada, tüketicilere gençlik yıllarından hangi ürünleri severek hatırladıkları sorulduğunda, pek çok kişinin ilk tercihi Birds Eye Fish Fingers, Wall’s Viennetta ve Cadbury Creme Egg olurken, Dairylea, Birds Eye Potato Waffles ve Heinz Baked Beans de kendine üst sıralarda yer buldu. Bu ürünlerin hepsinin ortak noktası ise uzun yıllara dayanan, zengin bir geçmişe sahip olmaları.
Nostaljik nitelikte duyusal ayrıntıların zihnimizde markalarla ilişkilendirilmesi kaçınılmaz bir durum. Tüketicilerin %42’si tat, koku veya ses gibi duyusal faktörlerin bir markanın nostaljik bağlamda algılanmasında etkili olduğunu gösteriyor. Katılımcıların %24’ü reklamların nostaljik marka algıları üzerinde en büyük etkiye sahip olduğunu ifade ediyor.
Tüketicileriyle nostalji üzerinden bağ kuran markalar, yeni yaratıcı fikirlerle zamansız bir etki yaratmayı başarabiliyor. Böylelikle, hem güvenilir ve denenmiş duygularla hem de yenilikçi fikirlerle tüketicilerin karşısına çıkma fırsatı buluyorlar.
Özellikle gıda ürünlerinde, nostaljinin çekiciliğini dikkate almak, bugünkü ve gelecekteki önemini kavramak, markaların ileriye dönük stratejileri için hayati önem taşımakta.
